Güncel Haberler

6/recent/ticker-posts

Türkiye'de Kadına Yönelik Şiddet ve Rejimin Başarısızlığı.

 Türkiye'de Kadına Yönelik Şiddet ve Rejimin Başarısızlığı.


Türkiye, kadına yönelik şiddetle mücadelede büyük bir başarısızlık içerisinde. Son yıllarda artan istatistikler ve medyaya yansıyan olaylar, rejimin bu alandaki başarısızlığını gözler önüne seriyor.

Türkiye İstatistik Kurumu'nun verilerine göre, her geçen yıl kadına yönelik şiddet vakalarında artış yaşanıyor. Bu durum, artan istatistikler ve trajik haberlerle her geçen gün daha da endişe verici boyutlara ulaşıyor. 2023 yılında, ülkede kayıtlara geçen kadına yönelik şiddet vakaları bir önceki yıla göre yüzde 10 artış gösterdi. Ancak, bu istatistikler sadece resmi kayıtlara geçen vakaları yansıtıyor ve gerçek vakaların tamamını yansıtmıyor. Rejimin bu sorunu çözmek için gerekli adımları atmaması ve caydırıcı önlemler almaması, kadınların güvenliğini tehdit ediyor ve toplumda derin bir öfke yaratıyor.

Türkiye'de kadına yönelik şiddet. 
Son dönemde medyaya yansıyan olaylar da durumu gözler önüne seriyor. Özellikle sosyal medya platformlarında paylaşılan videolar ve haberler, kadınların maruz kaldığı şiddeti dehşet verici bir şekilde gözler önüne seriyor. Birçok olayda, şiddetin en yakın ilişki içindeki partnerler tarafından gerçekleştirildiği ortaya çıkıyor. Ancak, bu olayların sadece bir kısmı, birçoğu hala gizli kalıyor ve kayıtlara geçmiyor.

Güncel İstatistikler:
Türkiye'de geçen yıl en az 403 kadın öldürüldü. Bu sayıya, intihar süsü verilmiş cinayetler ve şüpheli ölümler dahil değil. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun verilerine göre, 2023 yılında 236 kadın şüpheli şekilde hayatını kaybetti. Türkiye'de bu yıl şu ana kadar 71 kadın öldürüldü, bunların yedisi 27 Şubat'ta gerçekleşti; bu, Türkiye'de bir günde bu tür cinayetlerin bilinen en yüksek sayısı. Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'un 6284 sayılı kanunla değiştirilmesinin ardından ilk 6 ayda 176 kadın koruma kararı almasına rağmen öldürüldü.

Son Trajediler ve Yetersiz Önlemler:
Pınar Gültekin, Gülistan Doku ve Emine Bulut gibi birçok kadının vahşice öldürülmesi toplumu sarstı ve bu trajik olaylar, toplumda kadına yönelik şiddete karşı büyük bir tepkiye yol açtı.

 Ataselim, Kadın cinayetlerinin her birinin önlenebilir ölümler olduğuna inanıyoruz dedi. 

 WWSF Genel Sekreteri Fidan Ataselim, Associated Press'e konu hakkında röportaj verdi. Röportajda, Türkiye'deki kadın cinayetlerine değinildi ve saldırıların çoğunun mevcut veya eski eşler tarafından gerçekleştirildiği vurgulandı. WWSF genel sekreteri Ataselim, cinayetlerin çoğunluğunun Müslüman olan ülkede derin ataerkil geleneklere ve çok sayıda kadının sorunlu ilişkilerden ayrılmak istemesine bağlı olduğunu ifade etti. Türkiye'de kadınların daha özgür, daha eşit yaşamak istediğini belirten Ataselim, "Kadınlar olumlu anlamda çok değişti, ilerledi" dedi ve erkeklerin bunu kabullenemeyip kadınların ilerlemesini şiddetle engellemeye çalıştıklarının altını çizdi. Toplumsal cinsiyete dayalı cinayetleri takip eden ve şiddet mağdurlarına destek sağlayan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'na göre, bu saldırılar mevcut veya eski eşleri ve onlara yakın olan diğer erkekler tarafından yapılıyor. Röportajın ardından protesto yürüyüşü gerçekleştirildi. Türkiye'deki kadın aktivistler her yıl 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde ve 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nde kadınların daha fazla korunması ve Türkiye'nin sözleşmeye geri dönmesi talebiyle sokaklara çıkıyor. Yetkililerin dikkatini çekmek için gerçekleştirilen bu tür eylemler, yetkilileri harekete geçirmeyi amaçlıyor ancak yetkililer, bunu yapmak yerine güvenlik ve kamu düzeni gerekçesiyle bu tür mitingleri düzenli olarak yasaklıyor ve protestoları bastırmayı tercih ediyor.


Rejimin Başarısızlığı ve cağ dışı düşünceleri.

Erdoğan, kadın ve erkeğin biyolojik olarak eşit yaratılmadığına inandığını ve kadının önceliğinin ailesi ve anneliği olması gerektiğine inandığını söyledi.

Rejim, kadına yönelik şiddeti önlemek için yeterli adımları atmıyor. Rejimin kadına yönelik şiddeti engelleme konusundaki başarısızlığı çeşitli faktörlere dayanıyor. Bunlardan ilki, mevcut yasaların yetersizliği ve uygulanma zorlukları. Şiddet mağdurları, adalet sistemi içinde çeşitli engellerle karşılaşabiliyor ve çoğu zaman haklarına erişimde zorluk çekiyor. Rejimin, İstanbul Sözleşmesi'nden geri çekilmesi ve 6284 sayılı kanunda yapılan değişiklikler, kadınları daha da savunmasız hale getirdi. Caydırıcı cezaların yetersizliği ve şiddet uygulayanlara verilen hafif cezalar, şiddeti önlemede caydırıcılık oluşturmuyor. Bunun yanı sıra, kadına yönelik şiddetin toplumsal normlar içinde normalleştirilmesi ve kültürel olarak meşrulaştırılması da büyük bir sorun teşkil ediyor. Toplumun bir kesimi, kadının aile içindeki rolünü sorgulamadan, şiddeti meşrulaştıran tutum ve davranışlar sergileyebiliyor.

Türkiye'de kadına yönelik şiddetle mücadelede rejimin başarısızlığı açıkça ortadadır. İstatistikler ve medyaya yansıyan olaylar, sorunun ne kadar ciddi olduğunu gösteriyor. Rejimin, kadınların güvenliğini sağlama ve şiddeti engelleme konusunda daha kararlı bir şekilde hareket etmesi ve sorunun çözümü için acil olarak somut adımlar atması gerekiyor. Bu sebeple, İstanbul Sözleşmesi'ne acilen geri dönülmeli, 6284 sayılı kanunda gerekli düzenlemeler yapılmalı ve caydırıcı cezalar uygulanarak kadınların güvenliği sağlanmalıdır. Aksi halde, kadınların yaşam hakkı ve insan haklarına yönelik ihlaller devam edecek ve toplumsal adalet sağlanamayacaktır.