Güncel Haberler

6/recent/ticker-posts

BM İşkenceye Karşı Komitesi; Türkiye'de İşkence, Adaletsizlik ve Baskı Hüküm Sürüyor!


Birleşmiş Milletler'in İşkenceye Karşı Komitesi (United Nations Committee Against Torture - CAT), 25 Temmuz 2024 tarihinde Türkiye'nin beşinci dönemsel raporuna ilişkin yayımladığı "Sonuç Gözlemleri" raporunda, Türkiye'deki insan hakları durumunu sert bir şekilde eleştirdi. Raporda, Türkiye'de işkence ve kötü muamelenin yaygın bir sorun olmaya devam ettiği, hukukun üstünlüğü ilkesinin zayıfladığı ve yargı bağımsızlığının ciddi tehdit altında olduğu vurgulandı.

BM İşkenceye Karşı Komitesi'nin 25 Temmuz 2024 tarihinde yayımladığı Türkiye raporu, ülkedeki insan hakları durumu hakkında oldukça çarpıcı tespitler içeriyor. Bu rapor, Türkiye'deki hukuk sistemi, kolluk kuvvetlerinin uygulamaları ve siyasi iklim üzerine derinlemesine bir inceleme sunuyor

Özellikle Erdoğan'ın otoriter yönetimi altında, temel hak ve özgürlüklerin kısıtlandığı, güvenlik güçlerinin cezasızlıkla hareket ettiği ve insan hakları savunucularının sürekli baskı altında olduğu dile getirildi. BM Komitesi, Türkiye'deki mevcut insan hakları ihlallerinin, uluslararası hukukun ihlali anlamına geldiğini belirterek, hükümete acilen işkence ve kötü muameleye son verilmesi, bağımsız bir yargı sisteminin yeniden tesis edilmesi ve insan haklarına saygı gösterilmesi çağrısında bulundu.

Rapordan Çıkan Başlıca Tespitler:

1.İşkence ve Kötü Muamele:

Sistematik Bir Sorun:
Rapor, gözaltı süreçlerinde işkence ve kötü muamelenin sistematik bir şekilde devam ettiğini vurguluyor. Bu durum, yalnızca bireysel vakalarla sınırlı değil, kurumsal bir sorun olarak değerlendiriliyor.

Şikayetlerin İncelenmemesi:
Mağdurların şikayetlerinin yeterince incelenmemesi ve soruşturmaların genellikle formalite icraatı olarak kalması, işkencecilerin cezalandırılmamasına yol açıyor. Bu durum, işkence kültürünün devam etmesi için önemli bir zemin hazırlıyor.

Sağlık Personelinin Rolü:
Rapor, sağlık personelinin işkence mağdurlarına tıbbi müdahalede bulunmak yerine, işkencecilere yardımcı olduğu yönünde ciddi iddialar içeriyor. Bu durum, sağlık sisteminin işkenceye alet edildiğinin bir göstergesi olarak değerlendiriliyor.

2. Adalet Sistemindeki Eksiklikler:Yargının Bağımsızlığı:
Rapor, yargının siyasi iktidara bağımlı hale geldiğini ve yargıçların bağımsız karar veremediği yönünde ciddi kaygılar taşıyor.

Adil Yargılanma Hakkı:
Tutuklama süreçlerindeki usulsüzlükler, avukatlara erişimde yaşanan sorunlar ve adil yargılanma hakkının ihlali gibi konular, raporun önemli eleştirileri arasında yer alıyor.

Seçici Adalet:
Muhaliflere yönelik siyasi davalar ve yargılamalar, adalet sisteminin taraflı bir şekilde kullanıldığını gösteriyor.

3. İfade Özgürlüğünün Kısıtlanması:

Basın Özgürlüğünün Sınırlandırılması:
Gazetecilerin tutuklanması, hapse atılması ve basın kuruluşlarının kapatılması, ifade özgürlüğünün ciddi şekilde kısıtlandığının bir göstergesi olarak değerlendiriliyor.

Sosyal Medya Sansürü:
Sosyal medya platformlarına erişimin engellenmesi ve sansür uygulamaları, düşünce özgürlüğünü kısıtlıyor.

Korku İkliminin Hüküm Sürmesi:
İfade özgürlüğünün kısıtlanması, toplumda korku ikliminin oluşmasına ve farklı görüşlerin ifade edilememesine neden oluyor.

4. Toplanma ve Gösteri Yapma Hakkının İhlali:

Barışçıl Gösterilere Şiddet:
Barışçıl gösterilerin polis şiddetiyle bastırılması, göstericilerin gözaltına alınması ve tutuklanması, toplanma ve gösteri yapma hakkının ihlal edildiğinin en çarpıcı örnekleri arasında yer alıyor.

Aşırı Güç Kullanımı: Polis güçlerinin göstericilere karşı aşırı güç kullanması, insan hakları ihlallerinin yaygınlaşmasına neden oluyor.

Sivil Toplumun Kısıtlanması: Sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerinin engellenmesi ve üyelerinin hedef alınması, demokratik katılımı sınırlandırıyor.

5. Kürt Sorunu ve İnsan Hakları İhlalleri:

Ayrımcılık ve Eşitsizlik:
Kürt vatandaşların siyasi, ekonomik ve sosyal haklarının kısıtlanması, ayrımcılığa uğraması ve eşitsizliklerle karşı karşıya kalması, raporun önemli bir eleştiri konusu.

Güvenlik Güçlerinin Aşırı Güç Kullanımı:
Kürt bölgelerinde yaşanan çatışmalar sırasında güvenlik güçlerinin sivillere yönelik aşırı güç kullanması ve insan hakları ihlalleri, raporun dikkat çektiği diğer bir konu.

Kürt Siyasetçilerin Tutuklanması: Kürt siyasetçilerin tutuklanması ve siyasi yasaklara tabi tutulması, demokratik siyasetin engellenmesi anlamına geliyor.

Bu rapor, Erdoğan rejimine yönelik uluslararası baskıyı artıracak nitelikte olup, rejimin otoriter politikalarını gözler önüne sererek, insan hakları ihlalleriyle mücadele eden uluslararası topluma güçlü bir mesaj göndermektedir. Türkiye'deki mevcut durumun, demokratik değerler ve insan hakları açısından kabul edilemez olduğu vurgulanmakta ve Türkiye'nin acilen uluslararası insan hakları normlarına geri dönmesi gerektiği belirtilmektedir.