
Danimarkalı SF'nin eski Milletvekili Halime Oğuz, tatil için geldiği Türkiye’de, Konya'nın Kulu ilçesindeki evinde gözaltına alındı.
Oğuz, terör propagandası yapmak ve terörist faaliyetlerde bulunmakla suçlanıyor. Bu durumu "tuhaf" olarak nitelendiren Oğuz, "Sadece Kürt kökenli olmam nedeniyle bu suçlamaya maruz kaldım" dedi.
Eski milletvekili hakkında, Facebook'ta arkadaş olduğu ve Türk asıllı Danimarka’da yaşayan bir kişinin ihbarı üzerine işlem yapıldığı öğrenildi. Oğuz, Türkiye gündemiyle nadiren ilgilendiğini belirterek, terörist faaliyetleri desteklemekle suçlanmasını anlamadığını ifade etti. "Ben Danimarkalı bir politikacıyım. Beni ilgilendiren Danimarka ile ilişkilerdir" şeklinde konuştu.
Oğuz, hakkındaki suçlamanın 2020 yılında Dışişleri Komitesi’nden üç milletvekili ile memleketine yaptığı bir geziye dayandırıldığını düşünüyor. O gezide Selahattin Demirtaş’ın tutuklanmasını eleştirmişti. İfadesinin ardından serbest bırakılan Danimarkalı eski vekil, kendisini ihbar eden şahıs hakkında "iftira" şikayetiyle suç duyurusunda bulunacağını belirtti.
Halime Oğuz, 2019’dan 2022’ye kadar SF Folketing’de görev yaptı ve entegrasyon raportörü olarak Danimarka parlamentosunda hizmet verdi.
Siyasi kariyeri boyunca göçmen hakları ve entegrasyon konularında aktif olarak çalıştı. Oğuz, özellikle Kürt kökenli Danimarkalıların ve diğer etnik grupların topluma entegrasyonunu destekleyen politikalar geliştirdi.
Bu olay, Türkiye’de siyasi eleştiri ve düşüncelerini beyan edenlerin yaşadığı zorlukları bir kez daha gözler önüne seriyor. Erdoğan rejimi, muhalif sesleri susturmak için baskı ve cezalandırma yöntemlerini sıkça kullanıyor. Rejim yanlısı vatandaşlar ise rejimin, muhalif kişilerin şikayet edilip soruşturmalara tabi tutulmasını kolaylaştırması ile büyük mağduriyetler yaşanmasına yol açıyor. Türkiye’de ifade özgürlüğü ciddi şekilde kısıtlanmış durumda; gazeteciler, akademisyenler, siyasetçiler ve sıradan vatandaşlar, hükümeti eleştirdikleri veya sadece farklı düşündükleri için hapsediliyor. Bu baskıcı tutum, demokrasinin temel ilkelerini zedeleyerek, toplumda korku ve güvensizlik yaratıyor. Halime Oğuz’un yaşadığı bu olay, Türkiye'deki insan hakları ihlallerinin ve hukukun üstünlüğünün nasıl ayaklar altına alındığının çarpıcı bir örneğidir.
Social Plugin