Güncel Haberler

6/recent/ticker-posts

58 Hak Örgütünden AB'ye Çağrı: Türkiye'deki Siyasi Baskıları Kınayın



58 insan hakları ve basın özgürlüğü örgütü, Avrupa Birliği'ne (AB) seslenerek Türkiye'deki siyasi muhalefet ve sivil özgürlüklere yönelik artan baskıları güçlü bir şekilde kınama çağrısı yaptı. Sürgündeki gazeteciler tarafından kurulan Stockholm Center for Freedom (SCF) da bu çağrıya imza atanlar arasında yer aldı.


58 Hak Örgütünden AB'ye Türkiye İçin Kritik Çağrı: Siyasal Katılım Engelleniyor

Türkiye'de insan hakları ihlallerine ve siyasi baskılara dikkat çekmek amacıyla aralarında Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International), İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch), Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) ve sürgündeki gazetecilerin kurduğu Stockholm Özgürlük Merkezi (SCF) gibi önemli kuruluşların da bulunduğu 58 hak örgütü, Avrupa Birliği'ne (AB) ortak bir mektup gönderdi.

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve Avrupa Konseyi Başkanı António Costa'ya hitaben yazılan bu açık mektupta, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hükümetine yönelik sert eleştiriler yöneltildi. Örgütler, Erdoğan yönetiminin "siyasi katılım hakkını ortadan kaldırmak" ve "iktidarı tamamen merkezileştirerek muhalefeti yok etme amacı taşıyan adımlar atmakla" suçlandığını belirtti.


İmamoğlu Olayı Vurgusu: Muhalefete Yönelik Baskılar Arttı

Geçtiğimiz Cuma günü kamuoyuna açıklanan mektupta, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na karşı yürütülen ve siyasi saiklerle yapıldığı iddia edilen süreçler özellikle vurgulandı. Mektubu hazırlayanlar, İmamoğlu'nun belediye başkanlığı görevinden alınma girişimlerinin, üniversite diplomasının iptaliyle başladığını, ardından polis tarafından gözaltına alındığını ve kendisiyle birlikte partisine mensup iki ilçe belediye başkanı ile çok sayıda belediye görevlisinin tutuklandığını ifade etti. Bu gelişmelerin, İmamoğlu'nun Cumhurbaşkanı Erdoğan'a karşı muhalefetin potansiyel adayı olarak öne çıktığı gün gerçekleşmesi dikkat çekti.

Mektupta ayrıca, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın en güçlü siyasi rakiplerinden biri olarak görülen İmamoğlu'nun, 23 Mart'ta "siyasi amaçlı" olduğu iddia edilen yolsuzluk suçlamalarıyla tutuklanarak cezaevine konulmasına da değinildi.


Barışçıl Gösterilere Katılanlara Gözdağı ve Gazetecilere Baskı

İmzacı örgütler, Türkiye'de gençler, öğrenciler ve gazetecilerin protestolara katıldıkları gerekçesiyle tutuklanıp yargılanmasından duydukları derin kaygıyı dile getirdi. Bu durumun, barışçıl toplanma ve ifade özgürlüğü haklarını kullanmak isteyen herkese yönelik açık bir gözdağı niteliğinde olduğu belirtildi.

Mektup, İsveçli gazeteci Joakim Medin'in durumuna da özel bir yer ayırdı. Medin'in, "Cumhurbaşkanına hakaret" suçundan 11 ay ertelenmiş hapis cezasına çarptırıldığı ve bu davanın temelinde yıllardır sürdürdüğü meşru gazetecilik faaliyetlerinin yattığı ifade edildi.
Yargı ve Medya Üzerindeki Artan Baskılar

Hükümetin yerli medyaya ve sosyal medya platformlarına sansür uyguladığı, protestolar sırasında internet hızını kasıtlı olarak yavaşlattığı (throttling) ve hukuki kurumları işlevsiz hale getirmeye çalıştığı da mektupta yer aldı. 21 Mart'ta İstanbul Barosu yönetim kurulunun, iki Kürt gazetecinin Suriye'nin kuzeyinde öldürülmesini soruşturma çağrısı yaptığı için mahkeme kararıyla görevden alınması, yargı üzerindeki baskının somut bir örneği olarak gösterildi.


AB'nin Sessizliği Eleştiriliyor: Somut Adımlar Atılmalı

Uluslararası örgütler, AB'nin Türkiye'deki bu ağır insan hakları ihlallerine karşı tepkisini "aşırı derecede yetersiz" bulduklarını ve yaşanan baskılarla orantılı olmadığını vurguladı. Mektupta, "Bu yaklaşım, Türkiye'de insan haklarını savunmaya devam edenlere bir can simidi sunmak yerine, Türk yetkilileri cesaretlendirme ve sivil toplumu daha da izole etme riski taşıyor" ifadelerine yer verildi.

Mektupta, AB liderlerinden Türkiye'deki siyasi katılım ve sivil topluma yönelik baskıları açık ve net bir şekilde kınamaları talep edildi. Ayrıca, AB-Türkiye Yüksek Düzeyli Ticaret Diyaloğu gibi gelecek üst düzey toplantılarda, insan hakları ihlallerinin geri alınması ve tutuklu muhalefet figürleri, gazeteciler ve sivil toplum üyelerinin serbest bırakılması için net talepler dile getirilmesi gerektiği vurgulandı.
Demirtaş, Kavala ve Diğer Tutuklular İçin Çağrı: İnsan Hakları Vazgeçilmez Bir İlke

Örgütler, insan haklarının AB-Türkiye ilişkilerinde "vazgeçilmez bir ilke" olarak kalması gerektiğini belirtti. Gümrük Birliği'nin modernizasyonuna yönelik adımların, insan hakları alanında somut iyileşmelerle bağlantılı olması gerektiğinin altı çizildi. AB'den, özellikle Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala davaları gibi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına Türkiye'nin tam uyum sağlaması yönünde baskı yapması istendi.

Mektup ayrıca, son protestolar sırasında ortaya çıkan işkence, polis şiddeti ve adil yargılanma haklarının ihlali iddialarının bağımsız bir şekilde soruşturulmasını talep etti. AB temsilciliklerinin, yargılanan gazeteciler, protestocular ve sivil toplum üyelerinin davalarını daha sıkı izlemesi ve Türk sivil toplumuna verilen desteğin artırılması gerektiği belirtildi.
AB İnsan Hakları Konusunda Net Tavır Almalı

Avrupa Birliği Antlaşması'nın 21. Maddesi uyarınca AB'nin insan haklarını dış politikasının temeli olarak koruma yükümlülüğünü hatırlatan mektup şu ifadelerle sona erdi: "Hukukun üstünlüğü, insan hakları ve siyasi katılım hakkı açısından Türkiye'nin geleceği için büyük bir gerileme anlamına gelen bu durum karşısında, AB'nin güçlü bir tavır alması bir zorunluluktur."


Stockholm Center for Freedom (SCF) Kimdir?

İsveç'in başkenti Stockholm'de faaliyet gösteren Stockholm Center for Freedom (SCF), Türkiye'deki insan hakları ihlallerini, basın özgürlüğüne yönelik baskıları ve hukukun üstünlüğü sorunlarını belgeleyen uluslararası bir sivil toplum kuruluşu olarak öne çıkıyor.

2017 yılında, Türkiye'de gazetecilik faaliyetleri nedeniyle baskıya uğrayan ve sürgüne gitmek zorunda kalan gazeteciler tarafından kurulan SCF, kuruluşundan bu yana İngilizce yayınlar yapıyor. Özellikle ifade özgürlüğü, keyfi tutuklamalar, zorla kaybetmeler, cezaevlerindeki kötü muamele ve Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) ihraç edilenlerin yaşadığı mağduriyetler gibi konulara odaklanıyor.

Hazırladığı raporlar aracılığıyla Türkiye'deki hak ihlallerini Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi ve Birleşmiş Milletler gibi uluslararası kurumlara taşıyan SCF, merkezi İsveç'te bulunuyor. Bugüne kadar gazetecilere yönelik baskılar, sivil toplumun susturulması ve yargı bağımsızlığının ortadan kaldırılması gibi başlıklarda birçok rapor yayımladı. SCF, Türkiye'de yaşanan gelişmeleri küresel kamuoyuna duyurarak, uluslararası destek arayan hak savunucularına bilgi ve belge sağlıyor. Stockholm Center for Freedom, sürgünde çalışan bağımsız kuruluşlardan biri olarak, Türkiye'de yaşanan demokrasi krizine karşı sesini yükselten önemli platformlardan biri olarak konumlanıyor.