
2023 yılında Türkiye’yi sarsan yıkıcı deprem, doğal afetin ötesinde ülkenin siyasal ve ekonomik yapısındaki derin sorunları da ortaya koydu.Depremin ardından yaşanan büyük can kayıpları, hükümetin uzun süredir inşaat sektörü üzerindeki denetim zaafları ve yolsuzluklarla mücadele edemediğini bir kez daha gözler önüne serdi. Murcia Üniversitesinden Javier Cifuentes Faura tarafından yayımlanan bir
makale, Türkiye’nin bu büyük felaketi yaşamasındaki temel nedenler arasında Erdoğan rejiminin yıllardır göz yumduğu yolsuzlukların ve rant ilişkilerinin yer aldığını vurguluyor.
Erdoğan’ın 2003 yılında iktidara gelmesiyle birlikte ülke, inşaat sektöründe devasa projelere girişti. Hükümet, inşaat sektörünü bir "ekonomik kalkınma motoru" olarak kullandı ve büyük altyapı projeleriyle ekonomik büyüme sağlamayı hedefledi. Ancak bu büyüme, özellikle yolsuzlukla beslenen bir yapıya dönüştü. Hükümetin imar afları, binaların güvenliğini göz ardı ederek inşaat sektöründeki yolsuzlukları perçinledi. Faura bu sürecin, 2023 yılında yıkılan binaların büyük çoğunluğunun neden güvenli olmadığını ve on binlerce insanın hayatını neden kaybettiğini açıkladığını belirtiyor.
İnşaat sektöründeki bu tehlikeli büyüme, denetimsiz ve düzensiz bir yapılaşmaya neden oldu. Türkiye'nin depreme en dayanıklı olması gereken bölgelerinde bile bina güvenliği ihmal edildi. Öyle ki, 2018'de çıkarılan imar affı, neredeyse tüm inşaat sektörünü yasallaştırırken, aslında deprem yönetmeliklerine aykırı yapıları meşru hale getirdi. Bu af, hükümetin kâr ve rüşvet odaklı yaklaşımının en belirgin örneklerinden biri haline geldi. Faura, bu aflar sayesinde rejimin milyarlarca dolarlık gelir elde ettiğini ancak halkın güvenliği açısından büyük bir bedel ödendiğini ifade ediyor.
Erdoğan hükümeti, ilk yıllarında yolsuzlukla mücadele edeceği vaadiyle iktidara gelmiş olsa da yolsuzluğu her alanda zirveye çıkardı. Kamu ihalelerinde şeffaflık ortadan kalkarken, Erdoğan’a yakın insanların kazanç sağladığı devasa projeler ortaya çıktı. Transparency International tarafından yayımlanan
Yolsuzluk Algı Endeksi’nde, Türkiye 2023 yılında 115. sıraya gerileyerek son 20 yılın en kötü yolsuzluk algısına ulaştı. Hükümetin uygulamaları, yolsuzluk algısının hızla kötüleşmesine ve halkın devlete olan güveninin sarsılmasına yol açtı.
Depremde yaşanan yıkımın arkasında, sadece inşaat sektörü değil, bu sektör üzerinden sağlanan rant düzeni ve yolsuzluk ilişkileri yatıyor. Erdoğan rejimi, ülkenin geleceğini ekonomik büyüme ve büyük projeler üzerinden şekillendirmeye çalışırken, deprem gibi hayati bir konuda bile halkın güvenliğini göz ardı etti. Makalede, deprem sonrası inşaat sektörünün denetlenmemesi ve uygulamaların sadece kâr odaklı olmasının, Türkiye’yi böylesine büyük bir felakete sürüklediğini vurguluyor.
Bu tablo karşısında, Türkiye’nin acilen yolsuzlukla mücadelede daha katı ve etkili önlemler alması gerekiyor. Özellikle inşaat sektöründe denetimlerin artırılması, şeffaflık ve hesap verilebilirlik ilkelerinin uygulanması şart. Faura’nın da makalesinde belirttiği gibi, Türkiye'nin gelecekte benzer felaketlerle karşılaşmaması için hükümetin ekonomik çıkarlar yerine halkın güvenliğini öncelik haline getirmesi zorunlu.
Erdoğan rejiminin yolsuzluklarla beslenen inşaat politikalarının halkın güvenliği üzerindeki bedeli 2023 depremiyle bir kez daha gün yüzüne çıktı. Türkiye’nin yeniden inşa süreci, yolsuzluk düzeniyle başa çıkmadıkça gerçek bir çözüm sunamayacaktır.
Social Plugin