Güncel Haberler

6/recent/ticker-posts

17-25 Aralık Yolsuzluk Operasyonu ve Perde Arkası.

Hukukun Üstünlüğünü ve Adaleti Savunan Bir Kahraman: Hüseyin Korkmaz.
17-25 Aralık büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun kritik isimlerinden Komiser Yardımcısı Hüseyin Korkmaz, özgür bir gelecek ve adalet için verdiği mücadeleyle hafızalarda derin izler bıraktı. Geçtiğimiz günlerde ABD’de hayatını kaybeden Korkmaz, sadece bir polis memuru değil, hakikatin ışığını savunmaya cesaret eden bir kahramandı.

Hüseyin Korkmaz, 17 Aralık 2013 yolsuzluk operasyonunda, yolsuzluk ve rüşvet düzenini ortaya çıkaran birimin kilit isimlerinden biriydi. Ancak, Korkmaz’ın bu mücadelesi, ona hapis, sürgün ve tarif edilemez acılar getirdi. Operasyonun hemen ardından mesleğinden ihraç edildi, ailesi ve kendisi Erdoğan rejimi tarafından sistematik zulme maruz kaldı ve adalet arayışıyla Meriç Nehri’ni geçerek ABD’ye sığınmak zorunda kaldı. Burada, 12 jüri üyesini etkileyen ve Reza Zarrab’ın itirafçı olmasını sağlayan kanıtlarla dünyanın güzü önüne çıktı.

2010 Yılında Başlayan Yolsuzluk İhbarları
Korkmaz’ın katıldığı 17 Aralık 2013’te gerçeklesen operasyonun fitilini ateşleyen gerekçeler aslında daha eskiye dayanıyordu. 2010 yılında başlayan ve o dönem çeşitli kurumlara yapılan ihbarların ve suç duyurularının, 2013 yılında gerçekleştirilen operasyonda büyük bir etkisi bulunuyordu. Bu ihbarlar, kara para aklama ve yolsuzluk düzenine karşı verilen mücadelenin ve meşhur 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonunun temellerini oluşturdu. Bu kapsamda gerek MASAK gerekse TBMM’ne bu konu ile ilgili bizzat ihbarlar yaparak, kamu kaynaklarının şeffaf bir şekilde yönetilmesi ve hukukun üstünlüğünün tesisi için bende yoğun çabalar gösterdim. Elbette, ağır bedeller ödeyenler arasında bende yerimi aldım.

Cumhuriyet Tarihinin En Büyük Siyasi Yolsuzluğu
Korkmaz, röportajında, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük siyasi yolsuzluğunu ve bu yolsuzluğun baş aktörlerinden Reza Zarrab’ın kirli bağlarını detaylandırdı. Ayakkabı kutularında saklanan milyonlarca dolar, rüşvet şebekesi ve siyasi elitlerin dahil olduğu şaibeler, su yüzüne çıktı. Bu sayede, hala iktidarda olan Erdoğan rejiminin yozlaşmış siyasetine bir ışık tuttu.

Korkmaz’ın sözleri, "Keşke rüşvet almasalardı. Keşke Reza’yla hiç tanışmasalardı," diyerek, kaybolan adaletin arayışına vurgu yaptı. İdealist bir polis memuru olarak sadece görevini yaptı, ama bedeli çok ağır oldu. Ancak şundan hiç şüphem yok ki, Erdoğan, Reza olmasaydı bir başkası ile mutlaka ceplerini doldurmak için yapması gerekeni yapacaktı. Kaldı ki; 17-25 Aralık dışında hem kendisi, hem de ailesi olmak üzere yakın çevresinin karıştığı bir çok yolsuzluk iddiası ile defalarca gündeme geldi.

Adem Yavuz Arslan’ın Belgesel Gibi Röportajı
Gazeteci Adem Yavuz Arslan’ın, Korkmaz’ın vefatından önce yaptığı bu röportaj, bir insanın hayatını adalet uğruna nasıl feda ettiğini gözler önüne seriyor. Arslan’ın ifadesiyle, bu röportaj 30 yıllık gazetecilik kariyerinin en zor anlarından biriydi. İdealist bir insanın son sözleri, kamuoyunda yankı uyandıran bir cesaret hikayesi olarak tarihe geçti. Gazeteci Arslan, 17-25 Aralık yolsuzluk davası üzerinde derin araştırmalar yapan ve hatta olayın ana karakteri olan Reza Zarrab’ın, ABD’deki son durumunu da kamuoyuna bildiren kişi olarak öne çıkıyor. Arslan ayrıca ABD’de devam etmekte olan dava da bizzat duruşmalara katılarak gelişmeleri yakından takip etti ve kamuoyunu bu konuda bilgilendirdi.

Yolsuzluk Rejimi ve Sonuçları
Erdoğan rejiminin yolsuzlukları ve yozlaşması, sadece Korkmaz gibi idealistleri hedef almadı; aynı zamanda Türkiye’nin adalet sistemini ve kuvvetlerin ayrılığı ilkelerini de yok etti. Bu dönemde, adalet bir kenara itilmiş, gerçekleri konuşanlar sürgün edilmiş veya susturulmuştu. İslediği suçları örtbas etmek için daha fazla suç islemekten ve bir milletin geleceğini katletmekten hiç çekinmedi. Ancak Korkmaz gibi insanların cesareti, adalet ve şeffaflık özlemi taşıyan milyonlara umut olmaya devam ediyor.

Hüseyin Korkmaz, hayatını kaybetmiş ve onun gibi nice namuslu insanın hayati paramparça olmuş olabilir, ama mücadelesi ve ilkeleri hala yaşıyor. Adalet için mücadele etmek bir tercih değil, bir zorunluluktur. Gazeteci Adem Yavuz Arslan’a, bu cesur sesi dünyaya duyurduğu için teşekkürlerimi sunuyorum.