Ankara Beytepe’deki bir bina, Bilal Erdoğan ve yolsuzluk ağının merkez üssü mücadilésiyle öne çıkıyor. Kamu kaynaklarının bu bina aracılığıyla hortumlandığı iddiaları, Erdoğan ailesinin yolsuzluk düzeninde yeni bir boyuta geçtiğini gözler önüne serdi.
Ankara’nın şık semtlerinden Beytepe Mahallesi Beyler Caddesi No:130’da yer alan, dışarıdan bakıldığında herhangi bir özellik taşımayan bu bina, aslında çok daha derin bir hikâyenin merkezinde yer alıyor. Gazeteci Cevheri Güven’in yayınladığı bir video, büyük bir yolsuzluk ağını ortaya koyuyor. Binanın resmi adresi “PTTM” ve “Ülkem Elektronik” gibi şirketlere ev sahipliği yapsa da, burada gerçekte kamu kaynaklarını Bilal Erdoğan’ın cebine aktaran bir mekanizma bulunduğu iddia ediliyor.
Video'da, PTT’nin karlı alanlarından biri olan gümrükleme ve kargo operasyonlarını üstlenen şirketlerin, PTT’nin doğrudan zarar etmesine yol açacak şekilde tasarlandığı aktarılıyor. Örneğin, ülkedeki uluslararası kargo operasyonları PTT’den alınıp “PTTM” isimli, Hakan Çevikoğlu tarafından kontrol edilen bir şirkete devredildi. Bu şirket, kamuya ait olmamasına rağmen devlet işlerini yürütüyor gibi gösteriliyor. Şirket, aslında herhangi bir çalışanının olmadığı, tüm operasyonların yine PTT’ye yaptırıldığı bir tabela şirketi olarak tanımlanıyor.
Yolsuzluk Mekanizması: PTT’den Bilal Erdoğan’a!
İddiaya göre, PTTM’in faaliyete geçmesiyle birlikte, PTT’nin gümrükleme ve teslimat işlemlerinden elde ettiği gelirlerin önemli bir kısmı bu şirket üzerinden Bilal Erdoğan’a aktı. Örneğin, AliExpress ve Amazon gibi şirketlerin yurtdışından getirdiği kargoların gümrükleme ve teslimat işlerinden parça başına alınan 1.10 dolarlık ücret, şimdi PTT yerine bu aracı şirket tarafından tahsil ediliyor. Ancak, PTT bu hizmetleri mütavazı bir ücret karşılığında sunmaya devam ediyor. Sonuçta, PTT’nin karlı operasyonları çökmüş, şirket ise zarara uğramış durumda.
Son 5 yılda PTT’nin zararının 10 milyar TL’ye ulaştığı tahmin ediliyor. Bu zarara karşılık, PTT yönetim kurulu üyelerinin aldığı ücretler tartışma yaratıyor. Kamu hizmeti vermekle yükümülü bir kuruluşun başındaki isimlerin, şirketi zarar ettirirken büyük maaşlar alıyor olması, eleştirilerin odağı haline geliyor.
“Ülkem Elektronik” ve Diğer Oyuncular
Aynı binada faaliyet gösteren bir diğer şirket ise “Ülkem Elektronik.” Bu şirketin, MOBESE kameralarından tutun da devletin kritik savunma alanlarındaki sistemlerine kadar pek çok ihaleyi kazandığı aktarıldı. Ancak, şirketin birkaç çalışanının dahi bulunmaması ve sadece adı kullanılarak çeşitli işlerin taşeron firmalara yaptırılması dikkat çekiyor.
“Ülkem Elektronik”’in internet sitesi bile sahte görüntülerle dolu. Bu, şirketin gerçek bir faaliyeti olmadığını gösteren bir diğer örnek. Kamu fonlarının nasıl hoyratça çarçur edildiğini gösteren bu olaylar, şirketlerin şaibeli yapısıyla ilgili soruları daha da artırıyor.
Muhalefet ve Adalet Sistemi Nerede?
Yolsuzluk iddiaları, adalet mekanizmasının devreye girmesini gerektiriyor. Ancak, ülkedeki mevcut koşullar altında bu tür olayların üstü kapanıyor. Muhalefet liderlerinin, bu tarz şaibeli mekanizmalara dair bir farkındalık yaratması ve kamuoyunu bilgilendirmesi bekleniyor.
Yolsuzluk iddiaları, adalet mekanizmasının devreye girmesini gerektiriyor. Ancak, ülkedeki mevcut koşullar altında bu tür olayların üstü kapanıyor. Muhalefet liderlerinin, bu tarz şaibeli mekanizmalara dair bir farkındalık yaratması ve kamuoyunu bilgilendirmesi bekleniyor.
Soygunun Sistematize Edilmiş Hali
Beytepe 130 numaralı bina, aslında bir bina olmanın ötesinde, ülkedeki sistematik yolsuzluk ağının sembolü haline geldi. Kamu kaynaklarının hortumlandığı bu yapı, ülkenin ekonomik geleceğini baltalayan en kritik noktalardan biri. Ancak, bu ve benzeri olayların üzerine gidilmediği müdetçe, halkın ümüğü sıkılmaya devam edecek gibi görünüyor.
Beytepe 130 numaralı bina, aslında bir bina olmanın ötesinde, ülkedeki sistematik yolsuzluk ağının sembolü haline geldi. Kamu kaynaklarının hortumlandığı bu yapı, ülkenin ekonomik geleceğini baltalayan en kritik noktalardan biri. Ancak, bu ve benzeri olayların üzerine gidilmediği müdetçe, halkın ümüğü sıkılmaya devam edecek gibi görünüyor.
Erdogan ailesinin adının son yıllarda yolsuzluklarla sürekli anılması, bir tesadüf değil, ülkedeki kurumsal yozlaşmanın doğrudan bir sonucudur. Geçmişten bugünü uzanan yıllarda, özelleştirme skandallarından kamu varlıklarının hortumlanmasına kadar pek çok olayda aynı çıkar çevrelerinin izlerini görmek mümkün. Bu durum, sadece bugünün değil, gelecek nesillerin de ekonomik ve toplumsal refahını tehdit eden bir yapıyı işaret ediyor. Artık, bu zinciri kırmak ve şeffaflık temelinde yeniden yapılanma sürecini başlatmak için toplumun her kesiminin harekete geçmesi gerekiyor.
Social Plugin