Güncel Haberler

6/recent/ticker-posts

Erdoğan Rejiminin Kurbanları: Cezaevlerindeki Tutsak Kadınlar!

 

Erdoğan’ın otoriter rejimi, Türkiye’de insan haklarını sistematik olarak ihlal etmeye devam ediyor. Yargının siyasi bir sopa haline getirilmesi, ifade özgürlüğünün yok edilmesi ve hukukun üstünlüğünün tamamen göz ardı edilmesi, ülkeyi büyük bir insan hakları krizinin içine sürükledi. Özellikle kadınlar, bu baskıcı düzenin en ağır bedelini ödeyenler arasında yer alıyor. Kadın haklarını savunduğunu iddia eden hükümet, aslında toplumu susturmak için cezaevlerini dolduruyor ve kadın mahkumları insanlık dışı koşullara mahkum ediyor. Siyasi nedenlerle hapsedilen binlerce kadın, adil yargılanma hakkından mahrum bırakılırken, cezaevlerinde ciddi sağlık sorunları yaşayan mahkumlar görmezden geliniyor. Bu, sadece bir hukuk ihlali değil, aynı zamanda sistematik bir işkence politikasıdır.

Türkiye’de kadınlara yönelik baskı yalnızca cezaevleriyle sınırlı değil. Kadına karşı şiddet, Erdoğan yönetimi altında endişe verici bir şekilde arttı. İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararı, kadınların devlet eliyle korumasız bırakıldığını açıkça gösterdi. Sokakta, evde, işyerinde şiddete maruz kalan kadınlar, aynı zamanda siyasi gerekçelerle hapsedilerek devlet baskısının da hedefi haline geliyor. Cezaevlerinde ise en temel insani haklardan yoksun bırakılan kadın mahkumlar, yetersiz tıbbi bakım, hijyen eksikliği ve kötü muameleyle karşı karşıya. Erdoğan rejimi, sadece muhalifleri sindirmekle kalmıyor, aynı zamanda kadınların hayatlarını da hiçe sayarak onları ölümle burun buruna bırakıyor

Solidarity with OTHERS tarafından yayınlanan yeni raporda belirtildigi gibi, Türkiye hapishanelerindeki kadın mahkumlar yetersiz tıbbi bakım nedeniyle ciddi zorluklar yaşıyor. Rapor, özellikle siyasi suçlamalarla tutuklanan kadınların durumuna odaklanarak, hamilelik ve kanser gibi yüksek riskli sağlık sorunları olan mahkumların karşılaştığı zorlukları gözler önüne seriyor.

Raporun Öne Çıkan Bulguları:
Artan Mahkum Sayısı: Türkiye'deki mahkum sayısı, Avrupa Konseyi üye ülkelerindeki toplam mahkum sayısının üçte birinden fazlasını oluşturuyor. 2025 itibarıyla Türkiye hapishanelerindeki toplam mahkum sayısı 392.456'ya ulaşmış durumda ve bu mahkumların 17.131'i kadın.

Siyasi Tutuklamalar ve Kötü Hapishane Koşulları: Türkiye'deki yüksek tutuklanma oranı, büyük ölçüde siyasi tutuklamalardan kaynaklanıyor. Mahkumlar, aşırı kalabalıktan yetersiz sağlık hizmetlerine kadar bir dizi sorunla karşı karşıya kalıyor.

Yetersiz Tıbbi Bakım: Özellikle Gülen Hareketi ile bağlantılı olduğu iddia edilen kadın mahkumlar, devlet yetkililerinin muamelesi nedeniyle sürekli zorluklara maruz kalıyor. Hamilelik ve kanser gibi sağlık sorunları olan mahkumların tıbbi durumlarının göz ardı edilmesi, fiziksel ve zihinsel sağlıklarını olumsuz etkiliyor.

Vaka İncelemeleri: Raporda, hamile bir kadının tutuklanması ve meme kanseri teşhisi konulan bir mahkumun yaşadığı zorluklar gibi vaka incelemelerine yer veriliyor. Bu vakalar, mahkumların tıbbi bakım eksikliği nedeniyle karşılaştığı ciddi sorunları ortaya koyuyor.

Uluslararası Hukuk İhlali: Rapora göre, yetersiz tıbbi bakım Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) ihlali anlamına gelebilir. AİHS'nin 3. maddesi, devletlerin bir kişinin tutulduğu koşulların sağlık ve refahını yeterince korumasını sağlama yükümlülüğü olduğunu belirtiyor.

Türkiye’de cezaevlerindeki kadın mahkumların maruz kaldığı insanlık dışı muamele, Erdoğan rejiminin acımasız politikalarının bir yansımasıdır. Hukukun üstünlüğü yok sayılırken, siyasi baskılarla doldurulan hapishaneler artık birer toplama kampına dönüşmüştür. Yargı eliyle yürütülen bu zulüm, yalnızca bireyleri değil, toplumu susturma ve sindirme amacına hizmet etmektedir. Ancak, baskıcı rejimler tarihin hiçbir döneminde sonsuza kadar varlığını sürdürememiştir. Erdoğan yönetimi de, kadınları susturamayacağını ve yaptığı zulum sebebi ile er ya da geç hesap vereceğini bilmelidir. Bu adaletsizliğe karşı sessiz kalmak, insanlık onuruna ihanet etmektir.