Güncel Haberler

6/recent/ticker-posts

Diktatör Erdoğan Sınırları Aştı: Türkiye Ayakta!

 

Türkiye, Erdoğan liderliğindeki otoriter rejimin bir kez daha demokrasiye kanlı bir darbe vurduğu karanlık bir haftaya uyandı.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Erdoğan'ın en güçlü siyasi rakiplerinden Ekrem İmamoğlu, geçtiğimiz günlerde yolsuzluk suçlamasıyla tutuklanarak görevden alındı. Bu hukuksuz adım, sadece İmamoğlu'nun siyasi kariyerine değil, aynı zamanda Türkiye'nin demokratik geleceğine yönelik de ağır bir saldırı olarak tarihe geçti.

Bu skandal karar, ana muhalefet partisinin cumhurbaşkanlığı ön seçimlerine günler kala gelmesiyle, Erdoğan rejiminin siyasi rakiplerini sindirme ve yaklaşan seçimlerde avantaj sağlama amacını açıkça gözler önüne seriyor. İmamoğlu'nun tutuklanması, Türkiye'nin dört bir yanında milyonlarca insanı sokaklara döktü. Halk, bu açıkça siyasi güdümlü operasyona ve Erdoğan'ın diktatoryal uygulamalarına karşı öfkesini haykırıyor.


Özellikle gençlerin öncülük ettiği bu protestolar, on yıldan uzun süredir Türkiye'nin gördüğü en büyük halk hareketlenmesi olarak kayıtlara geçti. Üniversite öğrencileri, bu durumu Türkiye'nin rekabetçi otoriter sistemden Rus tarzı bir otokrasiye doğru kayışının bir işareti olarak değerlendiriyor. "AB nerede?" diye soran gençler, sürekli demokrasi ve insan hakları vaaz eden Avrupa Birliği'nin bu açık hukuksuzluğa sessiz kalmasına büyük tepki gösteriyor. Geleceklerinin çalındığını ve haklarını savundukları için şiddete maruz kaldıklarını dile getiriyorlar.

Erdoğan ve hükümeti ise bu haklı protestolara şiddetle karşılık veriyor. Polis, göstericilere karşı artan oranda güç kullanırken, hükümet de çevrimiçi sansürü artırıyor. Yollar kapatılıyor, gösterilere yasaklar getiriliyor. Ancak tüm bu baskılara rağmen, yaklaşık 15 milyon İstanbullunun oyunu almış olan İmamoğlu'na destek çığ gibi büyüyor. Bu, halkın Erdoğan'ın otoriterleşme çabalarına karşı net bir duruş sergilediğinin en açık göstergesi.

Ne yazık ki, Erdoğan'ın geçmişte de benzer taktiklere başvurduğunu biliyoruz. 2013 Gezi protestoları sırasında kullandığı manipülasyonları hatırlatan bir şekilde, hükümet yanlısı medya aracılığıyla protestoları itibarsızlaştırmaya ve kendi tabanında mağduriyet algısı yaratmaya çalışabilir. Ancak bu kez durum farklı. Türkiye ekonomisi alarm veriyor. Maliye bakanının yabancı yatırımcıları ikna çabaları İmamoğlu'nun tutuklanmasıyla boşa çıktı. Türk lirası, hisse senetleri ve tahvillerde yaşanan sert düşüş, ülkenin ekonomik kırılganlığını gözler önüne seriyor.

Uluslararası toplumun bu olaylara karşı sessiz kalması ise kabul edilemez. Özellikle Avrupa liderlerinin tutumu hayal kırıklığı yaratıyor. Rusya'ya karşı savunmalarını güçlendirme bahanesiyle Erdoğan'ın otoriterleşmesine göz yummaları, demokratik değerlere ihanet anlamına geliyor. ABD'nin Trump yönetiminde demokratik idealleri savunma konusunda sergilediği kayıtsızlık da bu durumu daha da vahimleştiriyor.

Türkiye, insan hakları konusunda kritik bir eşikte. Polis şiddeti her geçen gün tırmanırken, gazeteciler sadece görevlerini yaptıkları için tutuklanıyor. İmamoğlu'na destek gösterilerini takip eden en az 10 gazeteci gözaltına alındı, yedisi ise "toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet" iddiasıyla tutuklandı. Bu durum, Türkiye'de basın özgürlüğünün ne denli ayaklar altına alındığının acı bir göstergesi.

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Ofisi de yayınladığı açıklamayla Türkiye'deki yaygın gözaltılardan duyduğu endişeyi dile getirdi ve haklarını meşru bir şekilde kullanan herkesin derhal serbest bırakılması çağrısında bulundu.

Erdoğan'ın iktidarda kalma saplantısı, Türkiye'yi adım adım bir diktatörlüğe sürüklüyor. Ancak Türkiye halkı, demokrasiye olan inancını ve özgürlük mücadelesini asla bırakmayacak. Bizler de bu zorlu süreçte Türkiye halkının yanında durmalı, Erdoğan rejiminin antidemokratik uygulamalarına karşı sesimizi yükseltmeliyiz. Avrupa, hatalarını tekrarlamamalı ve Türkiye halkını yalnız bırakmamalıdır. Unutmayalım ki, özgür bir Türkiye, sadece bölge için değil, tüm dünya için daha güvenli ve istikrarlı bir geleceğin teminatıdır.