Güncel Haberler

6/recent/ticker-posts

Falyalı Cinayeti Erdoğan Rejimini Vurdu: Kayıp Kasetler Sarayda Panik Yarattı!


Halil Falyalı cinayetine ilişkin sarsıcı gelişmeler, Erdoğan rejiminin kirli ilişkiler ağını bir kez daha gözler önüne seriyor. Daha önce haber sitemizde detaylarını paylaştığımız bu karanlık dosya, ortaya çıkan yeni bilgilerle çok daha endişe verici bir boyuta ulaştı. Yolsuzluk, rüşvet, infazlar ve kayıp videolarla örülü bu tablo, devletin en üst kademelerine uzanan çürümüşlüğü kanıtlıyor.

Halil Falyalı suikastının ardında sadece bir mafya hesaplaşması değil, aynı zamanda bir istihbarat savaşının izleri ve Erdoğan rejiminin derin katmanlarına sızmış kirli bir düzenin olduğu anlaşılıyor. Kıbrıs'ta kurulan sanal bahis imparatorluğu üzerinden dönen kara para trafiği, Türkiye, İngiltere, Dubai ve birçok ülkede varlığını sürdürmeye devam ediyor.

Falyalı'nın finansçısı Cemil Önal'ın Hollanda'da 16 ay tutuklu kaldıktan sonra ilk kez konuşması, bu ağın nasıl işlediğine dair tüyler ürpertici detayları ortaya çıkardı. Önal, kara paranın nasıl aklandığını, kimlere rüşvet verildiğini ve hangi siyasilerin bu kirli ağın parçası olduğunu tüm çıplaklığıyla anlattı. Türkiye'deki davaların nasıl göstermelik olarak açıldığını ve dosyaların nasıl boşaltıldığını da ifşa etti. Hollanda'da yüksek güvenlik önlemleri altında yapılan röportajlarda Önal, sadece Falyalı ailesinin değil, onlarla birlikte hareket eden baronların, siyasetçilerin ve rejim içindeki bazı yapıların sırlarını da açığa çıkardı. Amerikan ve Hollanda istihbaratına verdiği belgelerle koruma altına alınan Önal, Türkiye'ye iade edilmesi halinde hayatta kalamayacağını belirtiyor. Elinde tuttuğu bilgi ve belgelerle birçok ismin hedefinde olduğu biliniyor.


Bu dosya, sadece Falyalı'nın hikayesi değil. Aynı zamanda onun ardında şekillenen düzenin, Erdoğan rejimiyle iç içe geçmiş mafya-siyaset ilişkilerinin ve toplumu zehirleyen para akışının izini sürüyor. Kıbrıs'a "Siyasal İslam" dayatanların ve yerel işbirlikçilerinin ülkede yarattığı ve korunmak istenen düzeni gözler önüne seriyor.

Ortaya çıkan bir diğer çarpıcı detay ise, Türkiye'nin eski Lefkoşa Büyükelçisi Yasin Ekrem Serim'in neden Kıbrıs'a gönderildiği ve sadece yedi ayda görevden alındığı. 2014-2021 yılları arasında Halil Falyalı'nın finans müdürü olan Cemil Önal'ın anlattıkları, Serim'in atanmasının ardındaki kirli gerçeği ortaya koyuyor. Önal'a göre Yasin Ekrem Serim'in kardeşi İbrahim Serim, KKTC'de üniversite okurken KKTC vatandaşlığı almış ve bu sayede devletle doğrudan ilişki kurarak imar alanında büyük avantajlar elde etmiştir. İmar izni olmayan arazilere dahi el atarak büyük projeler geliştirmişlerdir. Bu projelerden Serim ailesi ciddi kazançlar elde etmiştir. 
Belgeler, Bugün Kıbrıs ajansından elde edilmistir.


İbrahim Serim'in Falyalı ile tanışmasını sağlayan Cemil Önal, bu ilişkinin zamanla ilerlediğini belirtiyor. O dönemde Ankara'da bürokrat olan Yasin Ekrem Serim'in de bu sürece dahil olduğunu. Babaları Maksut Serim'in Erdoğan'a yakınlığı sayesinde Serim ailesinin geniş bir çevresi vardı. İbrahim Serim'in dönemin KKTC Büyükelçisi Ali Murat Başçeri ile yakınlığı da babasının nüfuzundan kaynaklanıyordu. Bu bağlantılar, Falyalı ailesi için bir "koruma zırhı" oluşturmuştu. Kıbrıs'ta büyükelçilerin etkisinin çoğu zaman Cumhurbaşkanından bile fazla olduğu biliniyor.

Serim ailesi ile Falyalı ailesi arasında ortaklık girişimleri de oldu. Bir bina satışında yaşananlar, Serim ailesinin Falyalı'dan ederinin çok üzerinde bir fiyat aldığını gösteriyor. Falyalı bu durumu bilmesine rağmen, kurduğu siyasi ve bürokratik ilişkiler nedeniyle bu "fazla ödeme"yi sorun etmemiştir.

AK Parti seçimlerinden sonra Yasin Ekrem Serim'in Dışişleri Bakan Yardımcısı olmasıyla Falyalı ailesiyle ilişkiler daha da stratejik bir hal aldı. Hüsnü Falyalı ve eşi Özge'nin Ekrem Serim ile samimiyet kurduğu, hatta Kıbrıs'taki gayrimenkul satışlarından elde edilen gelirin İngiltere'de Yasin Ekrem Serim'e ait bir şirkete aktarıldığı iddia ediliyor.

"SARAYA KASET BOMBASI" başlığıyla duyurulan bir diğer gelişme ise, Halil Falyalı'nın elinde bulunduğu söylenen 50 kasettin 45'inin MİT tarafından ele geçirilmesi, ancak kayıp 5 kasettin alarm zillerini çaldırması. Çoğu cinsel içerikli olduğu belirtilen kasetler arasında, rejimden önemli kişilerin ve çocuklarının kumar, kara para aklama, rüşvet gibi suçlarını belgeleyebilecek görüntüler olduğu öne sürülüyor. Bu durumun sarayda panik yarattığı ve Erdoğan rejiminin, siyasi sebeplerle hapse attığı İBB Başkanı İmamoğlu'nu serbest bırakmak zorunda kalabileceği yorumları yapılıyor. Bahçeli adına yapılan son açıklamanın da bunun bir hazırlığı olabileceği belirtiliyor.

Önal'ın anlattıklarına göre, Yasin Ekrem Serim'in Kıbrıs'a büyükelçi olarak atanmasının arkasında da bu kasetlerin olduğu iddia ediliyor. Hakan Fidan'ın tavsiyesiyle, Falyalı ailesinin elindeki kasetleri alıp Türkiye'ye getirme görevinin Serim'e verildiği öne sürülüyor. Ancak Serim'in sadece 45 kaseti teslim ettiği ve 5 kasetti sakladığı iddia ediliyor. Bu durumun Erdoğan'ı öfkelendirdiği ve hem Yasin Ekrem Serim'in görevden alınmasına hem de babası Maksut Serim'in emekli edilmesine yol açtığı belirtiliyor. Kayıp 5 kasettin içinde rejimden önemli isimlerin, hatta Binali Yıldırım ve Hakan Fidan'ın oğullarının olabileceği iddia ediliyor.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in bu konuyu meclis kürsüsünden dile getirmesiyle, skandal resmiyet kazanmıştır. Özel, Yasin Ekrem Serim'in organize suç örgütü lideri Halil Falyalı ile ilişkisi olduğunu ve Erdoğan'ın bu konudaki sessizliğini eleştirmiştir. Cemil Önal'ın anlattıklarının kendisi tarafından da doğrulandığını belirten Özel, işin içinde Hakan Fidan, Binali Yıldırım, bakan çocukları ve 45 kayıttan 5'inin kayıp olduğunu dile getirmiştir. İngiltere'deki hesaplara giden büyük paralardan bahsetmiş, Kıbrıs'ta yaşananların inanılmaz boyutlarda olduğunu vurgulamıştır. Özel, bu pisliklerin ortaya döküldüğünü ve bir tane cesur savcı aradıklarını söylemiştir.

Cemil Önal'ın iddiaları arasında, Falyalı öldükten sonra sistemin aynen devam ettiği ve Falyalı ailesinin kazancının %75'inin rüşvet olarak Erdoğan rejimindeki isimlere gittiği yer alıyor. Süleyman Soylu'ya 20 milyon dolar, Fuat Oktay'a ise 50 milyon dolar rüşvet verildiği iddia ediliyor. Bu paraların elden, dövizciler aracılığıyla veya şirket hesaplarına yatırılarak aklandığı belirtiliyor. Önal, Erdoğan'ın payını alamadığı için kızdığını ve bu kirli çarkın bizzat rejim tarafından korunduğunu ima ediyor.

Bu gelişmeler, Erdoğan rejiminin içine battığı yolsuzluk ve çürümüşlük tablosunu gözler önüne seriyor. Devletin kurumlarının nasıl çetelerle iç içe geçtiği, hukukun nasıl ayaklar altına alındığı ve ülkenin nasıl bir bataklığa sürüklendiği bir kez daha netleşiyor. Bu karanlık düzenin tüm sorumluları hesap verene kadar bu dosyanın takipçisi olmaya devam edeceğiz.