Güncel Haberler

6/recent/ticker-posts

İktidarın Susturduğu İsimler Kervanına Muhammed Yakut da mı Katıldı?

 



Gazeteci Erk Acarer, Hollanda'da cezaevinden çıktıktan kısa süre sonra kalp krizi nedeniyle hayatını kaybeden Muhammed Yakut'un ölümünü mercek altına aldı. Acarer, Yakut'un ölümünün bir "ecel" mi yoksa "infaz" mı olduğu sorusunu sorarken, bu konuda kamuoyunda ve medyada yoğun şüphelerin olduğunu belirtti. Kendisi de bu şüpheye katıldığını ifade etti.


Olayların Perde Arkası ve Bağlantılar

Muhammed Yakut'un, Halil Falyalı'nın "kara kutusu" olarak bilinen ve öldürülen Cemil Önal gibi İletişim Başkanlığı'nın hedefinde olduğu iddia ediliyor. Yakut'un iktidar ilişkilerini ve karanlık bağlantıları kendi üslubuyla anlattığı, son zamanlarda ise yandaş medya ve sosyal medyada hedef gösterildiği belirtildi. Hatta susturulması için algı operasyonları başlatıldığı ve Cemal Enginyurt ile görüşmesinin günlerce gündem olduğu vurgulandı.

Yakut'un, Cemil Önal ile kısa süre önce arkadaşlık kurduğu ve ondan Kıbrıs, Falyalı ve kirli siyaset hakkında bilgi aldığı düşünülüyor. Önal'ın infazından hemen önce Hollanda makamlarınca tutuklanması ise "çok tuhaf" olarak nitelendiriliyor. Cemil Önal'ın öldürülmeden önce savcılığa defalarca ölüm tehdidi aldığını yazılı olarak bildirmesi de dikkat çekiyor.

Acarer, Muhammed Yakut ve Cemil Önal'ın kesişim noktasının "Bayram Bozkurt" isimli bir figür olduğunu iddia etti. Bozkurt'un hem Cemil Önal hem de Muhammed Yakut ile kısa zaman önce görüşmeye başladığı belirtildi. Eski bir savcı olan Bayram Bozkurt hakkında "yalancı, sahtekar, rüşvetçi, asla güvenilemeyecek biri" yorumları yapıldığı ve herkesle para için işbirliğine açık olduğu öne sürüldü.

"Susturma Operasyonları" ve Örnekler

Acarer, iktidarın "gizli tanıkları yüreklendirirken, kirli çamaşırları ortaya döken açık tanıkları bir biçimde susturduğunu" iddia ediyor. Bu bağlamda, Muhammed Yakut'un da bu "susturma operasyonlarının" son halkası olup olmadığı sorgulanıyor.

Geçmişte benzer şekilde susturulduğu öne sürülen bazı isimler :

Ahmet Kurtuluş: Eski İzmir AKP İl Başkan Yardımcısı Ahmet Kurtuluş'un, "FETÖ Borsası" ile ilgili konuşacağını söylemesinin ardından ev hapsine çıkarıldığı ve kısa süre sonra evinde profesyonel tetikçiler tarafından 9 kurşunla infaz edildiği belirtiliyor.

Sedat Peker: Birleşik Arap Emirlikleri'nde bulunan Sedat Peker'in, iktidarı sallayan büyük ifşalarda bulunduğu ancak Türkiye'nin BAE ile anlaşmasının ardından ifşalarının sona erdiği ve Peker'in iadesi için temaslara başlandığı ifade ediliyor.

Nuri Gökhan Bozkır: Hablemitoğlu cinayetinin sanıklarından olan ve silah kaçakçılığı konusunda uzmanlığı bulunan Nuri Gökhan Bozkır'ın, MİT operasyonuyla Ukrayna'dan Türkiye'ye getirildiği ve cezaevinde "unutturulduğu" iddia ediliyor.

Ali Yeşildağ: Erdoğan'a yakın bir ailenin ferdi olan Ali Yeşildağ'ın, Erdoğan'la ortak işlerden para kazandığını ancak kendisine payının verilmediğini söyleyerek ifşalara başladığı ve şu an Yunanistan'da cezaevinde olduğu belirtiliyor. Acarer, Yeşildağ'ın akıbetinin Muhammed Yakut'a benzeyebileceği uyarısında bulunuyor.


Muhammed Yakut'un Ölümündeki Şüpheler

Muhammed Yakut'un Hollanda'da cezaevinden çıktıktan sonra gittiği "Happy Garten" adlı mekanda yasaklı bir madde kullandığı iddia edildi. Acarer, bu maddenin saflık oranının çok yüksek olduğunu ve "altın vuruş" etkisi yaratabileceğini belirtirken, otopsi raporunun bu konuyu aydınlatacağını ifade etti. Ancak dosya hakkında gizlilik kararı olduğu da aktarıldı.

"Bu yasaklı maddeyi Muhammed Yakut'a bu kısa süre içerisinde kim, nerede ve nasıl vermişti?" sorusunun sır perdesini aralayacağı dile getirildi. Acarer, günümüzde suikastların sadece silah veya bomba ile yapılmadığını, kişilerin eğilimlerini belirleyip içeceğe zehir katma veya yüksek dozda yasaklı madde temin etme gibi "profesyonel yöntemlerin" de kullanıldığını belirtti.

Muhammed Yakut'un çok sayıda koruması olmasına rağmen "kurşun dışındaki olasılıkları hesaplayamamış olabileceği" yorumu yapıldı. Acarer, bu olayların üst üste konulması halinde "şifrenin çözüleceğini" ve iktidarın bu tür konuşmalardan korktuğunun anlaşıldığını ifade etti